Blog

  • Yeni fuar merkezi için 92 Milyon TL’ye yer alındı

    Yeni fuar merkezi için 92 Milyon TL’ye yer alındı

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Cengiz Topel Havaalanın yanında 321 Bin metrekare alanı 92 Milyon TL’ye alarak Fuar Merkezi yapılması için çalışma başlattı.

     

    Yeni fuar merkezi için 92 Milyon TL’ye yer alındı

     

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Uluslararası Fuar Merkezi’nin depreme ve doğal afetlere dayanıklı olmadığı yapılan çalışma ile belirlemiş ve yapının yıkılarak yeni bir fuar merkezi yapılmasına karar vermişti. Bu kapsamda yapılan çalışmayla fuar merkezinin Cengiz Topel Havaalanının yanındaki arazide yapılması için 92 Milyon TL peşin ödenerek yer satın alımı yapıldı. Tapusu alınan arazide Genel Sekreter Balamir Gündoğdu, incelemelerde bulundu.

     

    CENGİZ TOPEL HAVAALANI YANI

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz kış yoğun kar yağışı nedeniyle çatısı çöken Uluslararası Fuar Merkezi için yaptığı fizibilite çalışması sonucu yapının depreme ve doğal afetlere dayanıklı olmadığı belirlenmişti. Bunun üzerine binayı yıkıp yeni bir fuar merkezi yapmaya karar veren Büyükşehir Belediyesi, fuar merkezini Cengiz Topel Havaalanının yanına yapmak için çalışmalarını tamamladı.

     

    321 BİN METREKARE ALAN SATIN ALINDI

    Özdilek Alışveriş Merkezi ve Cengiz Topel Havaalanın arasında bulunan ışıkların sağ tarafında kalan 321 bin metrekare alana sahip özel mülkiyet alanı Büyükşehir tarafından Yeni Uluslararası Fuar Merkezi yapılmak üzere satın alındı. 92 Milyon TL ödenerek satın alınarak tapusu alınan arazide Genel Sekreter Balamir Gündoğdu, incelemelerde bulundu. Genel Sekreter Gündoğdu’ya Genel Sekreter Yardımcısı Sadık Uysal’da eşlik etti.

     

    “ULUSLARARASI FUARCILIĞIN MERKEZİ OLACAK”

    Alanda incelemelerde bulunan Genel Sekreter Balamir Gündoğdu; “geçtiğimiz kış ayında İnterteks fuar alanında bir çökme meydana geldi. Ardından yapıtğımız çalışmalarla yapının depreme ve doğal afetlere dayanıklı olmadığını tespit ettik. Şehrimize yeni bir fuar merkezi yapmak için çalışmalara başladık. Cengiz Topel Havaalanının hemen yanında ki 321 Bin metrekarelik alanı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olarak satın aldık. 92 Milyon TL’yi peşin ödeyerek arazinin şatış işlemlerini tamamladık. Tapumuzu aldık. Proje çalışmalarınada başladık. Mevcut fuar merkezini yıkarak, bu alana uluslararası fuarcılığın yapılabileceği bir fuar merkezi inşa edeceğiz. Şimdiden şehrimize hayırlı olsun” ifadesini kullandı.

     

    Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Clariant art arda dokuzuncu kez Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde!

    Clariant art arda dokuzuncu kez Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde!

    Clariant, kimya sektörünün dünya çapında önde gelen firmaları arasında yer alıyor

    •    Şirket, 2030 sürdürülebilirlik hedefleri için iddialı bir şekilde çalışıyor

    •    Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’ndeki istikrarlı yeri, şirketin karbon nötr ve daha sürdürülebilir bir dünya için müşterilerle birlikte değer yaratma taahhüdünün bir yansıması

    Alanında uzmanlaşmış, sürdürülebilir ve inovatif bir özel kimya ürünleri şirketi olan Clariant, üstün inovasyon ve su yönetimi puanlarının, genel sürdürülebilirlik performansını güçlü bir şekilde desteklemesi sayesinde 2021 Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi'nde (DJSI) yer aldığını duyurdu. Bu sayede, Clariant art arda 9. kez kimya sektörünün dünya çapında en sürdürülebilir şirketleri arasında yer almayı başardı. Clariant ayrıca hem DJSI Avrupa hem de DJSI Dünya endeksinde kimya sektörünün en iyi şirketleri arasında kendine yer buldu.

    Clariant CEO'su Conrad Keijzer konuyla ilgili şunları söyledi: “Sürdürülebilirlik ve inovasyon, Clariant için stratejik büyüme faktörleri. Operasyonlarımızı ve ürün portföyümüzü sürekli olarak artan sürdürülebilirlik bilinci ile yönlendirmeye çalışıyoruz. Clariant'ın Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi'nde art arda dokuz yıldır inovasyon alanında, özellikle de güçlü bir puanla listede yer almasından gurur duyuyoruz. Bu başarımız, müşterilerimize sürdürülebilirlik dönüşümlerinde yardımcı olacak benzersiz çözümler sunarak onları destekleme hedefimizle de örtüşüyor." 

    Clariant, operasyonları için yeni çevresel kriterler belirlemek üzere harekete geçti ve çevresel performans odağını güçlü bir şekilde sürdürülebilirliğe yöneltiyor. Bu yılın başlarında Clariant, 2050 yılına kadar iklim değişikliğiyle mücadele yol haritasını belirleyen ve bilime dayalı iklim taahütlerini içeren 2030 sürdürülebilirlik hedeflerine olan bağlılığını duyurdu.

    Clariant 2015'ten bu yana, DJSI değerlendirmesinin inovasyon bölümünde sürekli olarak iyi bir performans sergiliyor. Bu yıl da mümkün olan en yüksek puanı almayı başaran şirket, inovasyon, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme arasındaki bağlantıları güçlendiren bir ilerleme kaydetti. Bu ilerlemeyi, organizasyonun araştırma ve geliştirme yeteneklerinin odak noktası haline getiren Clariant, yüksek kaliteli inovasyon sonuçları elde etmek için endüstriyle yakın ilişkilerini de geliştirmeye devam ediyor. 

    Clariant Sürdürülebilirlik Dönüşümü Bölüm Başkanı Richard Haldimann ise konuyla ilgili şu yorumda bulundu: “Bu sonuçlar, düşük karbonlu ve daha döngüsel bir ekonomi için ticari faaliyetlerimizde sürdürdüğümüz dönüşüm çabalarının başarılı olduğunu gösteriyor. İnovasyon ve sürdürülebilirlik yeteneklerimizi birleştirerek, güvenli ve sürdürülebilir bir dünya yaratmaya çalışıyoruz.”

    Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Petrokimya Tesislerinde Güç Aktarım Ürün Seçimi

    Petrokimya Tesislerinde Güç Aktarım Ürün Seçimi

    Üretim aksamalarının büyük kayıplara neden olduğu petrokimya tesislerinde doğru güç aktarım ürünlerinin seçilmesi ve bakımlarının doğru yapılması çok önemli.

     

    Petrokimya tesislerinde kullanılacak olan ve arızasız çalışmayı sürdürmesi gerekli olan; kompresörler, pompalar ve elektrik motorlarının içinde bulunan rulmanlar en zor koşullarda dahi çalışmaya uygun olmalıdır.

    Kullanılan güç aktarım ürünlerinin hasar ve arızalarının büyük bir kısmı ‘ürünlerin yanlış kullanılmasından ve bakımlarının doğru yapılmamasından’ kaynaklanıyor.

    NSK SNN SERİSİ PLUMMER YATAKLARI

    Silkar Endaş’ın geniş ürün alternatifleri arasında yer alan NSK markalı SNN Serisi Plummer rulman yatakları petrokimya tesislerinde tercih ediliyor. En zorlu uygulamalarda bile ihtiyaçları karşılayacak çeşitli teknik alternatifler sunan NSK rulman yataklarında; kolay montaj ve demontaj imkanı sunar ve bakımı kolay yapılır. NSK’nın performansı yüksek rulmanlarıyla donatılan SNN serisi plummer blokları, maliyet azaltmaya yardım ediyor.

    DOĞRU ÜRÜN KULLANIMI

    ENDAŞ AKADEMİ; petrokimya tesislerindeki teknik personeli, doğru ürün kullanımı konusunda bilgilendirici online eğitimler veriyor. Hem teknik ve hem de pratik konuları içeren “Güç Aktarım Online Eğitimleri”nde; montaj & demontaj metotları ve ekipmanları, rulman hasarları, rulman hasar sebepleri, rulman hasarlarını engelleme metotları ve rulman konusundaki son gelişmeler anlatılıyor

    Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Türkiye’nin Mühendis Kızları Projesi’nde yeni bursiyerler seçildi

    Türkiye’nin Mühendis Kızları Projesi’nde yeni bursiyerler seçildi

    Mesleklerin cinsiyetinin olmadığı söyleminden hareketle, mühendislik gibi erkek egemen bir sektörde daha fazla kadının yer almasını ve eşit koşullarda temsilini sağlamak amacıyla Limak Vakfı bünyesinde yürütülen Türkiye’nin Mühendis Kızları (TMK) projesinin 2021-2022 dönemi yeni öğrenci seçimleri tamamlandı.

     

    20 Eylül – 10 Ekim tarihleri arasında E-Bursum platformu üzerinden yürütülen başvuru sürecinde yeni dönem için 1100 başvuru alındı. Titizlikle gerçekleştirilen değerlendirmeler sonucunda, Türkiye’nin farklı üniversitelerinden 59 mühendislik öğrencisi TMK’ya seçildi. Önceki dönemlerden projeye devam eden öğrencilerle birlikte 2021-2022 dönemi boyunca toplam 150 öğrenci TMK’da sunulan çok yönlü desteklerden faydalanabilecek. 

     

    Bütüncül ve kapsayıcı bir yaklaşımı benimseyen TMK’nın 150 öğrencisi arasında, “Devlet Koruması Altındaki Öğrenciler”, “Suriyeli ve Afgan Mülteci Öğrenciler”, “Engelli Öğrenciler”, “Darüşşafaka Mezunu Öğrenciler”, “Afet Bölgeleri Öğrencileri” gibi program kriterlerinin karşılanması koşuluyla özel kontenjan ayrılan öğrenciler de bulunuyor. 

     

    Limak Vakfı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın paydaşlığında 2015 yılından bu yana devam eden projenin üniversite programında, mühendislik fakültelerinde okuyan geleceğin kadın mühendis adayı öğrencilerine burs imkânı ile birlikte sertifika programları, online İngilizce dil eğitimi, mentorluk desteği, staj, istihdam ve networking fırsatları sunuluyor. Üniversite programı, dahil olan öğrencilere dayanışma ve güçlenme bilinciyle akademik, mesleki ve kişisel gelişim fırsatı sunuyor. Öğrenciler program kapsamında ayrıca gönüllülük çalışmalarında da bulunuyor. İş birlikleriyle her geçen yıl daha da güçlenen program kapsamında; British American Tobacco, McKinsey, Nokia, Novumare Technology, Shell, Socar Türkiye gibi özel sektör kurumlarıyla yapılan özel anlaşmalarla da TMK’lı öğrencilere eğitim, staj ve istihdam konularında ayrıcalıklı haklar sağlanıyor. 

     

    Bilgisayar, çevre, elektrik-elektronik, endüstri, inşaat, kimya ve makine mühendisliği bölümlerinde okuyan öğrencilerin kabul edildiği projenin ilk yılından itibaren sırasıyla; 40, 54, 106, 110, 120 ve 130 olmak üzere 6 yılda toplam 560 mühendislik öğrencisi sunulan imkânlardan faydalandı. Projeden mezun olan öğrenciler, 1915 Çanakkale Köprüsü, Arçelik, Aselsan, DSİ, Garanti BBVA, Havelsan, hepsiburada.com, İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu, LimakPort İskenderun, Roketsan, TEDAŞ, Turkcell, TUSAŞ, Türk Telekom, Vestel, Vodafone, Yusufeli Barajı ve HES gibi birçok önemli proje ve saygın kurumda iş hayatına devam ediyor.  

     

    Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Hisar Okulları’na konuk olan Prof. Dr. Yankı Yazgan:  “Sınırlar çocukların bağımsızlaşmasına hizmet etmelidir”

    Hisar Okulları’na konuk olan Prof. Dr. Yankı Yazgan: “Sınırlar çocukların bağımsızlaşmasına hizmet etmelidir”

    Sınırları uygulamadan önce anne babalar öncelikle çocuklarına kulak vermeli ve tepkilerine olumsuz da olsa gerçekçi geri bildirimler vermeye özen göstermelidir. Anne babalar koydukları sınırların gerçekçiliğini şu dört soru ile sınayabilir:

    Sınırlar çocuğun gelişimine katkıda bulunacak mı? 

    Çocuk bu sınırları anlayabilir mi?

    Bu sınırlar uygulanmazsa çocuk ne kaybeder?

    Bu sınırları kendi rahatım için mi uyguluyorum?

    Prof. Dr. Yankı Yazgan Hisar Okulları’nın Türkiye’deki tüm ailelere ve eğitimcilere açık düzenlenen “Açık Kaynak” Veli Seminerlerine konuk oldu. Yazgan pandeminin etkisiyle ailelerin anlam kaybı ve geleceğe ilişkin güvensizlik duygusu yaşadığına değinerek, bu süreçte çocuklara uygulanan sınır ve kurallar sisteminde de aksaklıklar yaşandığını ekledi. Yazgan, sınırların ebeveynlerin rahatlığına değil çocukların bağımsızlaşmasına hizmet etmesi gereken uygulamaları olduğuna dikkat çekti. Çocuklara özgüven kadar diğer bireylere güvenmeyi öğretmenin önemli olduğunu belirten Yazgan, uzaktan eğitim döneminde evin ve işin eve taşınmasıyla denetleyici rollerini fazlasıyla benimseyen anne babalara bu yanılsamadan uzaklaşmalarını tavsiye etti. Ailelere insan olmanın temel değerlerine odaklanarak çocuklarının bağımsızlaşma yolculuklarına eşlik etmelerini öneren Prof. Dr. Yankı Yazgan, pek çok konuyu ele alarak faydalı önerilerde bulundu.

     

    Anne babalar pandemi döneminde üstlendiği sorumlulukları yeniden okula ve öğrenciye devretmeliler

    Yazgan: “Okulu evde yaşamak öğrencilerde, ailelerde ve okul kavramında değişikliklere neden oldu. Anne-babalar hem çalışıp hem çocuğun eğitimini koordine etmeye uğraştılar. İmkansıza yakın bir misyonu görevi yerine getirmek için anne babalar büyük bir sorumlulukla uğraştılar. Aslında bizler çocukların yaşamını kontrol edebileceğimiz yanılsaması içindeyiz. Aileler başkalarına güvenip devredebileceği konulara enerjilerini boşa harcamamalılar. Tüm dünyada sağlık ve eğitim gibi alanlardaki otoriteleri temsil eden kurumlara güvenin sarsıldığı bir dönemden geçiyoruz. Sağlık sistemi aşı çözümünü üretmesine rağmen bu güvensizlik devam ediyor. Okulla ilgili güvensizlikler de buna benziyor. Ancak aileler müfettişlik yerine çocuğun hayatında başka roller oynamalarının önüne geçen bu duygu üzerinde düşünmeliler.”

    Anne babalığın belirleyici duygusu kaygı ve evham, unutmayalım geleceği değil ama bugünü kontrol edebiliriz

    “Araştırmalara göre kaygı ve evham anne babalığın belirleyici duygusudur, çünkü şu anda olana değil sonra ne olacak üzerine odaklanır aileler. Aslında bugüne bakmalı, bugün hangi adımların atılması gerektiği gibi basit şeylere odaklanmalıyız. Bu ‘günü kurtarmak’ gibi gözükse de aslında geleceğe hazırlayan bugünkü adımlardır. Çocukların ve gençlerin düşünce sistemi yetişkinlerden farklıdır. Onlar bugünle motive olurlar. 15 yaşında bir çocuğa 30 yaşında nasıl bir iş insanı olacağıyla ilgili hayal kurmasını istemek onlar için çok uzak bir gelecektir. Biz de geleceği değil ama bugünü kontrol edebiliriz.” 

    Bizi bugüne getiren evrensel değerler var, önce evde sonra okulda insan olmayı öğrenmeliyiz

    “Okullar yaklaşık 18. Yüzyıldan beri mevcut, toplumsal devamlılığı sağlamak için kurulmuş yeni ve modern bir mekanizmalar. 1575’te yazılmış Montaigne’in denemelerini okuduğunuzda ya da dinlediğinizde ise; iyi olmak, insanlara zarar vermemek gibi bazı insan olma özelliklerinde değişiklik olmadığını görüyoruz. Modern teknolojiyle araçlar değişse de insan olmayla ilgili temel ilkeler değişecek gibi durmuyor. O zaman okulu insan olmayı öğrendiğimiz bir yer olarak kabul etmeliyiz. Ailelere sınav sonuçları veya okulun sunduğu yemeklerden önce, okullar hakkında karar verirken bu konulara eğilmelerini öneriyorum.” 

    Çocuk özgüven kadar, başkalarına da güven duymayı öğrenirse hayatta daha rahat eder

    “Aileler başka şehirde okuyan çocuklarının eve geldiğinde yeniden dokuzda evde olmasını istiyor, oysaki gençler evden uzaktayken aileler bu konuya müdahale edemiyor. Herkes çocuğunun özgüvenli olmasını istiyor ama aslında başkasına güvenmeyi öğrenen bir çocuk hayatta çok daha rahat ediyor. Dünya iklim, göçler gibi birçok nedenden ötürü güvenilir bir yer olmaktan çıkıyor, bu yüzden hepimizin güvenmekle ilgili bir sıkıntımız var. Yine de kendi küçük dünyalarımızda güvenilebilir insanlar bulabiliriz, buna da ihtiyacımız var.” 

    Okullar iletişim kurarak, çocuklara ilişkin norm dışı davranışları yönetme konusundaki becerileri konusunda ailelere güven vermeliler

    “Aileler elbette ki çocukların nasıl bir ortamda eğitim aldığını, arkadaşlarını, öğretmenlerini ve sınıflarını görmek istiyorlar. Ancak bu parametreler daha çok bizi rahatlatan, hatta kandırılmamızı kolaylaştıran şeyler. Bu konularda aileler kendilerine fazla güvenmemeli. Ancak norm dışı davranışlar sergileyen çocuklar söz konusu olduğunda dikkatli olmak gerekli, çünkü tüm çocukların üçte biri okul hayatı içinde bir dönemde norm dışı davranış sergiliyor. Okulların bu durumları her defasında iyi yönetme konusunda sıkıntıları olabiliyor. Bu konuda okullar daha detaylı bilgi verebilir aileleri rahatlatmak için.” 

    Ortaokul çağındaki çocuğunu yatağında uyutan aileler var; oysaki aileler yaşla birlikte çocuğa ilişkin sınırların değişebileceğini anlamalı ve onun bağımsızlaşmasına destek olmalı

    “Sınırlar kendimizin ve başkalarının zarar görmesinin önüne geçen yöntemlerdir. Örneğin bedensel sınırlar yaşla birlikte değişir. 1.5 yaşında banyosunu yaptırdığınız çocuk 15 yaşına geldiğinde tek başına kendini temizlemesine izin vermelisiniz. Aileler kimi zaman buna izin vermiyor. Ergenlerde kapıyı çalmadan içeri girmek, kendi başına banyo yapmasına izin vermemek gibi durumlarla karşılaşıyoruz. Çocuklarının sınırlarına saygılı olduğunu söyleyen anne babaların bazıları ortaokul yaşındaki çocuklarını yatağında uyutma konusunda sınırı görmezden geliyor. Oysaki sınır çocuğun kendisi olma yolunda ilerlemesini sağlayan bir olanak.“

    Öğretmenin çocuğuna sert davrandığını düşünen bir ebeveyninin kimi zaman kendi geçmişiyle ve kırılganlığıyla ilgili sorunları olabiliyor

    “Anne babalık bize kendi hayatımız üzerinde bir kez daha düşünme fırsatı veriyor. Kendi çocukluğumuzu, okulla ve öğretmenlerimizle olan ilişkilerimiz yeniden yaşıyoruz. Bir tercih yaparak ve takıldığımız detayların altında yaşananları fark ederek bu yılları bilinçli yaşayabiliriz. Çocuğuna sert davranıldığını düşünen bir ebeveynin kimi zaman kendi kırılganlığıyla ve geçmiş tecrübeleriyle ilgili sorunları olabiliyor.” 

    Pandemiyle birlikte anlam duygusunun kaybı, ailenin uyguladığı sınırlar ve güvene dayalı kurallar sisteminde aksaklıklara neden oldu

    “Pandemi hayatın sonluluğunu çok fazla aklımıza getirdi. Bu dönemde çocuğun yatma saati, oyun saatine sınırlar getirmek çok anlamsız gelmeye başladı ailelere. Kuralları iyi bir geleceğe ulaşmak için hazırlanmak üzere uyguluyorduk. Bir gelecek olduğu konusunda inancımızı kaybettiğimiz noktalarda, kendimizi neden yoruyoruz ki gibi bir duyguya, boş vermişliğe kapıldı aileler. Bu anlaşılabilir bir tepkiydi. Bir tür nihilizm, amaç kaybı ya da tükenmişlik duygusu yaşadı anne babalar. Yaşam bir mücadeledir ve yorucudur, o yüzden birbirimize güvenmemiz, dayanışma içinde olmamız önemlidir. Anlam duygusunun kaybı ve geleceğe olan inançsızlık bu sistemde aksaklıklara neden oldu.” 

    Sınırlar gerçeklere dayanırsa, uyum sağlamak kolaylaşır, pandemi müfredatın sadeleştirilerek insan yetiştirme odağına kayması için bir fırsattır.

    “Krizler önemli değişiklilerin yapılabilmesi için bir fırsattır. Pandemi döneminde müfredatın hafifletilmesi ve sadeleştirilmesi için de bir seçenek olabilirdi. Bireyin sosyo-duygusal gelişimine, insan yetiştirme odağına kaymak için de bir fırsattı. Birçok alanda kural ihlalinin sebebi o kuralların gerçekçi olmamasıdır. Çocuk ödevini yapmıyorsa, kimi zaman o ödev yapılabilir olmadığı için yapmıyor. Kuralların ve sınırlara uyum sağlamak için onların gerçeklere dayanması; adaletli ve uygulanabilir zeminleri olması önemli. Anne babalar ve yöneticiler sınırlara ve kurallara bu gözle bakarsak inanır ve savunuruz.”  

    Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Türk Müziği Eğitimini geleceğe taşıyacak bir iş birliği protokolü imzalandı

    Türk Müziği Eğitimini geleceğe taşıyacak bir iş birliği protokolü imzalandı

    Yeni Türkiye Eğitim Vakfı (YETEV) bünyesinde hizmet veren Palet Türk Müziği İlkokulu ile Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi arasında iş birliği protokolü imzalandı. Bu protokolle; iki eğitim kurumu arasında Türk Müziği eğitimine ilişkin bilgi, birikim ve metodolojiler ortak bir veri tabanında paylaşılacak. Türk Müziği odaklı projelerde kurumsal iş birlikleri geliştirilecek.

     

    İş birliği protokolü imza töreni; Palet Türk Müziği İlkokulu Kurucu Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, Palet Türk Müziği İlkokulu Kurucu Temsilcisi Yüce Gümüş, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Parlak, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Serda Türkel Oter ve üniversite genel sekreteri Murat Özdemir’in katılımıyla gerçekleşti.

     

     

    Türkiye’de müzik alanında eğitim veren iki inovatif eğitim kurumu; Palet Türk Müziği İlkokulu ve Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi, Türk Müziği’ni geleceğe taşıyabilme misyonu doğrultusunda güçlerini birleştirdi. Tamamen Türk Müziği temelli bir eğitim modeli uygulayan Palet Türk Müziği İlkokulu; alanında uzman akademisyenler, Kültür Bakanlığı ve TRT sanatçılarından oluşan güçlü eğitim kadrosu ile öğrencilere farklı bir bakış açısı aşılıyor. Sınırlı kontenjanı ve çeşitli burs oranlarıyla öne çıkan Palet Türk Müziği İlkokulu, yeni öğrencilerini ise Mayıs 2021’de yapılacak yetenek sınavı ile seçecek.

     

    SANATIN ÇOĞULCU VE BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜNE YATIRIM YAPILIYOR

    Ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte sanatsal, eğitimsel, bilimsel ve felsefi birikimin gelişim sürecine katkıda bulunan Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi de bu noktada özel bir konuma sahip. Yaratıcılık, üretkenlik ve girişimcilik ilkeleri doğrultusunda; sanat ve kültür, kültürel kimlik ve toplum arasındaki ilişkiyi kapsamlı biçimde yorumlayan Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi, sanatın çoğulcu ve birleştirici gücü ile yol alıyor.

     

    İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLÜ İLE FARKLI ETKİNLİKLER GERÇEKLEŞTİRİLECEK

    Palet Türk Müziği İlkokulu ve Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi arasında imzalanan iş birliği protokolü aracılığıyla ise ortak hedefler belirlendi. İş birliği protokolü kapsamında; taraflar sahip olduğu kaynakları, ortak veri tabanında öğrenci ve öğretim elemanları ile paylaşacak. Türk Müziği konulu eğitim, seminer, çalıştay, konser, konferans, proje, atölye çalışması gibi farklı etkinliklerde ortak çalışmalar yapılacak. Her iki eğitim kurumu da ses stüdyosu, çalgı yapım atölyesi gibi imkanların kullanımında diğer öğrenci ve öğretim elemanlarına kolaylık sağlayacak. Anlara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Yarı Zamanlı Eğitim Programı ile Palet Türk Müziği İlkokulu arasında çocuk kongreleri, çocuk icra topluluğu konserleri ve uzaktan eğitim yöntemiyle ortak dersler düzenlenecek.

     

     

    “Geleceğin Türk müziği üstatlarının yetiştirilmesine birlikte katkıda bulunacağız”

    Palet Türk Müziği İlkokulu Kurucu Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, Palet Türk Müziği İlkokulu ve Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi arasında

    imzalanan iş birliği protokolü kapsamında şu yorumda bulundu: “Palet Türk Müziği İlkokulu olarak Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi ile bir iş birliği protokolü imzaladık. Palet Türk Müziği İlkokulu, ilkokul düzeyinde müzik eğitimi veren bir okul. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı ile de yakın temas halindeyiz. Onlarla da bir iş birliği protokolümüz bulunuyor. Şimdi ise Türkiye’de bu alanda kurulan tek üniversite olan Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Parlak ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Serda Türkel Oter ile ilkokulumuz ve üniversite arasında yapılacak inovatif iş birlikleri odaklı bir mutabakat metni imzaladık. Her iki eğitim kurumu bünyesinde akademik düzeyde etkileşim sağlayan bir atmosfer inşa etmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda taraflar sahip olduğu sosyal imkanları birbirleriyle paylaşacak. Geleceğin Türk müziği üstatlarının yetiştirilmesine birlikte katkıda bulunacağız. Bu iş birliğinin Türk müziğinin gelişimi için hayırlı olmasını temenni ediyorum.”

    Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı