Çağımızın hastalığı haline gelen stres, çocukluk yaşlarından itibaren insan hayatında yaşamsal bir rol oynuyor. Vücudun birtakım olumsuz olay veya durumlardan etkilenmesi sonucu bunlara fiziksel ve psikolojik olarak tepki göstermesi durumunda ortaya çıkan bir durum olan stresle mücadele çocuklarda ve gençleri de etkisi altına aldı. Bu kapsamda özellikle gençlerde stresin kaynağını “denge kurmak” üzerine geliştiğinin altını çizen Eğitim Koçu Murat Karcıoğlu, “Genç olmak iki cephede birden savaşmayı gerektirir. Bir cephede anne babalar, diğer cephede arkadaşlar vardır. Çocuklar; anne babaları karşısında özgürlüklerini haykırmak isterken imtiyazlarını kaybetmekten korkarlar. Bu yüzden savunmada kalırlar. Arkadaşlarına kendilerini kabul ettirmek için de mücadele eder ve taaruza geçerler. Kendi olmanın gerekliliğini bilip kalabalıktan biri olmamanın doğuracağı sonuçlardan korkarlar. Aile içi çatışmalar, okul hayatı, arkadaşlıklar, fiziksel değişimler gibi birçok stres kaynağı ile mücadele eder ve dengeyi bulmaya çalışırlar. Bulamadıklarında kalp atışları hızlanır, terlemeler başlar, kaslar gerginleşir ve gerginleşen kaslar ağrır, sindirim yavaşlar, zihin sekteye uğrar. Bütün bunlar stresin sizi ele geçirmesinden kaynaklanır’’ diye belirtti.
‘’Bu kapsamda Murat Karcıoğlu ‘’Stresle Başa Çıkmak’’ için 10 Altın Kuralı Sıraladı’’
10 ALTIN TAVSİYE
Çocuğunuz sizin onun sözlerine ve duygularına önem verdiğinizi gördüğünde stresli durum büyük ölçüde azalır. Gereksiz yanlış anlamaların ve doğabilecek çatışmaların önüne geçmiş olursunuz. Stresli birinin karşısında sakin kalmak, onun stresini ortadan kaldırır.
Çocuğunuzla gerçekleştirdiğiniz iletişimde odak çocuğun üzerinde olmalıdır. Çocuğunuzla duyguları üzerine konuşun ve sözünü kesmeyin. Çocuğunuzun ne söyleyeceğini bilseniz bile onun kendisini ifade etmesine olanak sağlayın. Söylenenlerin dışında söylenmeyenleri de işitin. Sözlerini tekrar ederek yahut jest ve mimiklerimizle onu dinlediğiniz mesajını ona iletin. Asla yargıda bulunmayın. Yargılayıcı bir tutum, çocuğunuzun size olan güven duygusunu zedeler.
İstediklerini bağırarak, ağlayarak, tehdit savurarak, göz korkutarak, surat asarak yaptıran saldırgan davranışlar sergileyen çocuklar veya başkalarını memnun etmek için yaşayan, kendinden ödün veren edilgen davranışlar sergileyen çocuklar yerine sorunlarını dolaysız, açık, saygılı bir iletişim tarzı ile ifade eden çocuklar yetiştiriniz. Böylece çocuklarınız, olaylar karşısında kişiliklerini ortaya koyarak, stresli durumu ortadan kaldırabilen bir birey haline gelir.
Çocuğunuzun yakın bir arkadaşının olması ve onunla kurduğu güçlü bağlar yaşadıkları bunalımlı durumun üstesinden gelmelerinde önemli bir liman görevi görüyor. Çocuğunuz ile yaşadığı problemler karşısında ne kadar empati kursanız da onunla aynı veya benzer sıkıntılar yaşayan akranları kadar onları iyi anlayamazsınız. Gençlerde bu dönemde aile bağlarının zayıflaması, arkadaşlık ilişkilerinin kuvvetlenmesinin altında yatan da akranları ile ortak stres kaynaklarına sahip olmalarıdır.
Ebeveynlerin düştüğü en büyük yanılgı, okul zamanlarında veya sınav senesi denilen dönemlerde çocuğu sosyal hayattan izole etmektir. Bu durum çocuğun kendisini ebeveynlerin ve öğretmenlerinin akademik beklentileri içerisinde sıkışmış hissederek, başarı yerine başarısızlığı doğurur. Çocuğa kendini özgür hissedeceği kaliteli zaman dilimleri yaratmak, özellikle akademik anlamda yoğun dönemlerde basketbola gitmek, futbol oynamak, bisiklet sürmek, paten kaymak, dans etmek, savunma sporları ile ilgilenmek çocuğu akademik hedeflerinden alıkoymaz; akisine enerji düzeyini, uyku kalitesini, odaklanmasını artırır, sinirlerini gevşetir, duygularını dengeler, kendini iyi hissetmesini sağlar.
Müzik; duygu hâlini değiştirir, odaklanmada, enerjiyi açığa çıkarmada, gevşeyip rahatlamakta ve uykuya geçiş yolculuğunda önemli bir araçtır. Çocuklarınızla uykuya geçiş evrelerinde yatıştırıcı müzikler dinlenmesi, sabahları veya olumsuz duygu hâllerinde enerji veren müziklerin dinlenmesi çocuğun gündelik problemleri ile başa çıkması açısından olumlu bir ruh hâline bürünmesini sağlar.
“Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim “ diyen Karcıoğlu; bedenin stresin kaynağı ile mücadelesinde ortaya koyacağı enerjide besinler önemli bir yakıt olarak betimliyor. Tüketilen besinler çocuğun kendisini nasıl hissettiğini ve güne nasıl bir enerji ile başlayacağını etkiler. Sebze, tahıl, protein, yağ, süt gibi zengin besin maddelerinin tüketimine önem verilmelidir.
Beden, kendini uykuyla yeniler. Bu anlamda gelişme çağında olan çocukların günde 8-12 saat arası uyumaları gerekmektedir. En kaliteli uyku 23.00 ile 03.00 arasında gerçekleşen uykudur. Bu saatler arasındaki uyku beden, ruh ve zihin sağlığı açısından önemlidir. Çocukların her gece aynı saatte yatmalarına, yatmadan önce bir şey yememelerine, telefonla yatağa girmemelerine özen gösterilmelidir. Uyku kalitesi artıkça yaşam kalitesinin arttığı iyi bilinmelidir. Bu konuda ebeveynler, çocukları ile uyku saatini belirlemelidir. Çocukların, uyku saatlerinde uymalarında sorumluluk almalarını sağlamalıdır.
Ebeveynler, bedenin tam olarak işlemesi adına gereksinim duyulan oksijen için çocuklarına diyaframdan nefes alıp vermeyi öğretmelidir. Soluk alıp verişlerini kontrol altında tutmayı öğrenen çocuk, duygularını da kontrol altına alarak sakinleşir. Strese karşı en hassas kas grupları olan baş, yüz, boyun ve omuz kaslarına yönelik gerginliği azaltacak rahatlama egzersizleri yapılmalıdır. Böylece strese bağlı baş ve kas ağrılarının önüne geçilmiş olur. Çocuğun sakinleşmesi ve kendisini şifalanmış hissetmesi sağlanır.
Çocuğunuzun yaşamış olduğu stresli durumlar karşısında hayal kurarak çocuğun gözünde o sorunu başarılı bir biçimde çözdüğü sahneyi betimlemesine izin verin. Böylece çocuk; sakinleşecek, zihni ve bedeni rahatlayacak, davranışlarına hükmedecektir.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.