Kategori: Sağlık

  • Okul Hayatında Omega-3 Kullanımının Önemi

    Okul Hayatında Omega-3 Kullanımının Önemi

    Okul hayatı, öğrencilerin zihinsel ve duygusal gelişimlerini şekillendikleri ve öğrenme süreçlerini deneyimledikleri bir dönemdir. Bu dönemde doğru beslenme alışkanlıkları edinmek, öğrencilerin konsantrasyon, hafıza ve genel akademik performanslarını etkileyebilir.

    Omega 3 yağ asitleri, özellikle balık yağlarında bulunan EPA ve DHA, bu bağlamda öne çıkan bir besin öğesi olarak dikkat çeker.

    Omega-3 Yağ Asitleri ve Beyin Fonksiyonları

    Omega-3 yağ asitleri, beyin gelişimi ve işlevi için kritik öneme sahiptir. DHA özellikle, sinir hücre membranlarının yapısında bulunur ve sinir hücrelerinin etkileşimi, iletimi ve hafıza oluşumu üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, okul çağındaki çocuklar ve gençler için yeterli miktarda Omega-3 alımı, öğrenme süreçlerini destekleme açısından önemlidir.

    Dikkat ve Konsantrasyon Üzerindeki Etkileri

    Omega-3 yağ asitlerinin, özellikle EPA’nın, dikkat ve konsantrasyon üzerinde olumlu etkileri olduğuna dair araştırmalar bulunmaktadır. Bu yağ asitleri, sinir hücreleri arasındaki iletişimi artırarak bilişsel işlevleri güçlendirebilir. Bu durum, sınıf içinde dikkat dağınıklığı yaşayan öğrenciler için önemli bir destek sağlayabilir.

    Hafıza ve Öğrenmeye Katkıları

    Omega-3 yağ asitleri, öğrenme süreçlerini iyileştirme potansiyeline sahiptir. Hafıza oluşumu ve bilgiyi işleme yeteneği, omega-3 yağ asitlerinin düzenli alımıyla artabilir. Bu, öğrencilerin öğrenme materyallerini daha etkili bir şekilde anlamalarına ve hatırlamalarına yardımcı olabilir.

    Duygusal Dengenin Desteklenmesi

    Okul hayatı sadece akademik zorluklarla değil, aynı zamanda sosyal ve duygusal zorluklarla da doludur. Omega-3 yağ asitlerinin, özellikle EPA’nın, duygusal sağlığı destekleme potansiyeli vardır. Bu yağ asitleri, depresyon, anksiyete ve stresle başa çıkmaya yardımcı olabilir, bu da öğrencilerin duygusal dengelerini korumalarına katkıda bulunabilir.

    Omega-3 Kaynakları ve Takviyeler

    Omega-3 yağ asitlerini doğrudan besinlerden almak en iyi yoldur. Balık, özellikle somon, uskumru ve sardalya gibi yağlı balıklar, EPA ve DHA bakımından zengin kaynaklardır. Ancak, bazı durumlarda, özellikle beslenme alışkanlıkları yetersizse, Omega-3 takviyeleri düşünülebilir. Bu takviyeler, öğrencilerin Omega-3 ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olabilir. Kendinizin ve çocuğunuzun Omega-3 takviyeleri için Orzax Omega-3 serisini deneyimleyebilirsiniz.

  • Лечение лейкоза в Турции : передовые методы и заботливая забота

    Лечение лейкоза в Турции : передовые методы и заботливая забота

    Лейкемия, или рак крови, является серьезным заболеванием, которое требует комплексного и качественного лечения. Турция, с ее передовой медицинской инфраструктурой, высококвалифицированными специалистами и современными технологиями, стала одним из ведущих медицинских направлений для пациентов, столкнувшихся с этим тяжелым диагнозом.

    О лейкемии

    Лейкемия – это тип рака, который влияет на кроветворную систему, в частности, на кровеносные клетки и костный мозг. Он характеризуется не контролируемым ростом аномальных белых кровяных клеток. Лейкемия может влиять на пациентов любого возраста и имеет разные подтипы, такие как острая лейкемия и хроническая лейкемия.

    Преимущества лечения лейкемии в Турции

    1. Современные медицинские учреждения

    Турция имеет множество современных медицинских центров и больниц, оборудованных передовой техникой и лабораториями. Это позволяет специалистам проводить диагностику и лечение лейкемии на высшем уровне.

    2. Высококвалифицированные специалисты

    Турция привлекает специалистов в области гематологии и онкологии со всего мира. Врачи и хирурги в Турции имеют высокий уровень подготовки и опыта в лечении лейкемии, что обеспечивает качество и эффективность медицинской помощи.

    3. Инновационные методы лечения

    Турция активно внедряет инновационные методы лечения лейкемии, включая таргетированную терапию и иммунотерапию. Эти методы позволяют настраивать лечение для каждого пациента с учетом его индивидуальных особенностей и характеристик опухоли.

    4. Доступность лечения

    Стоимость лечения лейкемии в Турции часто более доступная по сравнению с развитыми странами, такими как США или страны Западной Европы. Это делает Турцию привлекательным вариантом для пациентов, которые ищут высококачественное медицинское обслуживание без огромных расходов.

    Процесс лечения в Турции

    Процесс лечения лейкемии в Турции начинается с детальной диагностики и оценки состояния пациента. После чего назначается индивидуальный план лечения, включая химиотерапию, трансплантацию костного мозга, иммунотерапию и другие методы.

    Весь процесс лечения проводится под строгим наблюдением медицинских специалистов, и каждому пациенту предоставляется заботливая и индивидуальная поддержка во время всего лечения.

    Лейкемия – это сложное заболевание, но с правильным лечением и поддержкой пациенты могут преодолеть его. Турция предоставляет выдающиеся медицинские услуги в области лечения лейкемии, сочетая современные методы и заботливое отношение к пациентам. Пациенты, рассматривающие возможность лечения лейкемии за границей, могут обратить внимание на Турцию как одну из лучших опций для своего выздоровления.

     

    ИСТОЧНИК : Лечение лейкоза в Турции

  • Nörodermatit Nedir?

    Nörodermatit Nedir?

    Nörodermatit kişiden kişiye farklılık gösterir ve buna dikkat etmek ve tedavisini geciktirmemek için arkasında nelerin gizlendiğini bilmek gerekir, bu yüzden bugün makalemizde size nörodermatit hakkında bilgi vereceğiz.

    Nörodermatit Nedir?

    Nörodermatit alevlenme ve remisyon dönemleri ile ortaya çıkan kronik alerjik tipte bir hastalıktır. Bu hastalık en sık çocuklukta tespit edilir, ancak ergenlik döneminde başka herhangi bir anormallik olmadığında semptomlar ve alerjiler kendiliğinden kaybolur. Ebeveynler çok dikkatli olmalı, çünkü nörodermatit için uygun tedavi yapılmadığında ciltte değişiklik ve mühür oluşumu gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Nörodermatit durumunda doktorlar hijyen kurallarına uyulmasını ve sağlanmasını önermektedir. Çocuk için emzirme ve hijyen, hastalığın ilerleyen yaşlarda kötüleşmesini önlemek için en önemli faktördür.

    Nörodermatit Nedenleri Nelerdir?

    Nörodermatit, kalıtım, stres, sinir bozuklukları ve olumsuz duygular nedeniyle kişiyi uzun süre etkiler. Vücutta bu hastalığı tetikleyen faktörler vardır; bunlar arasında uzun süreli zihinsel stres, sıkı fiziksel çalışma, uyku rejiminin sistematik olarak bozulması ile gastrointestinal sistem hastalıkları ve ayrıca gıda, ilaç ve diğer türlerden zehirlenme olasılığı vardır. Bunun yanında kuru gıda, yünlü malzemeler, ev tozu, kozmetik, polen, koruyucular ve aşı gibi nörodermatite neden olan çevresel faktörlerin de bulunduğunu belirtmekte fayda var.

    Nörodermatit Belirtileri Nelerdir?

    Hastalığı ortaya çıkaran en önemli etkenler kaşıntı, ciltte kızarıklık ve sinirsel rahatsızlıklardır. Nörodermatit durumunda, ciltte ilk önce normal cilt renginden farklı olmayan, ancak daha sonra pembe veya kahverengiye dönüşen parlak bir yüzeye sahip küçük cilt nodülleri oluşur. Genellikle etkilenen cilt morlaşır.

  • Strep A’dan Korunmak İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Strep A’dan Korunmak İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Strep A bakterisi İngiltere’de art arda pek çok çocuğun hayatını kaybetmesi ile bu dönemde sağlık konusunda önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Kış mevsimiyle birlikte kapalı ve kalabalık ortamlarda vakit geçirilmesi ile virüs ve bakterilerin yayılma hızı artıyor. Hastalığa yol açan bakterilerden biri de halk arasında Beta olarak bilinen Streptokok enfeksiyonları. En çok çocukları etkileyen bu bakteri tedavi edilmemesi  ve önlem alınmaması halinde ciddi sorunlara yol açabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Çocuk Hastalıkları ve Sağlığı Bölümü’nden Uz. Dr. Serap Sapmaz, son zamanlarda dünya üzerinde yaygın olarak görülen “Strep A” olarak bilinen “Grup A Streptokok” bakterisi hakkında bilgi verdi.

     

    GAS kısaltmasıyla da bilinen Grup A streptokok, genellikle boğazda ve ciltte bulunan bir bakteri türüdür. Grup A streptokok enfeksiyonları genellikle tonsilit olarak da bilinen boğaz ağrısına ve bademcik enfeksiyonuna neden olur. Bu bakteri türü, kızıl olarak bilinen hastalığa, impetigo ve selülit gibi cilt enfeksiyonlarına yol açabilir. Nadir durumlarda bakteri, invaziv grup A streptokok hastalığı (iGAS) olarak bilinen ciddi, yaşamı tehdit eden bir nejrotizan fasiit ve toksik şok sendromu tablolarına da sebebiyet verebilir. Bazı bireylerde A grubu streptokok enfeksiyonu kalbe (romatizmal ateş olarak bilinen bir durum) veya böbreklere (glomerülonefrit olarak bilinir) zarar verebilecek ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Streptokok A, halk arasında da beta olarak bilinir.

     

    Çocuklar risk altında
    A grubu streptokok bakterisi her insanda hastalığa sebep olabilir, ancak en fazla risk altında olan kişiler şöyle sıralanmaktadır:

    – 15 yaşa kadar olan dönemdeki çocuklar

    – 65 yaş üstü bireyler

    – Bağışıklık sistemi zayıf olanlar

    – Kronik hastalığı bulunanlar

    – Hijyen kurallarına dikkat etmeyenler

    Betanın saptanması önemli
    Bu enfeksiyon, özellikle çocuklarda boğaz ağrı, yutma güçlüğü, bademcik iltihabı yani tonsilit denilen durum, kızıl hastalığı, selülit, impetigo denilen cilt hastalıkları, zatürre, böbrek iltihapları, kalp romatizması, akut romatizmal ateş ve toksik şok sendromuna neden olabilmektedir. Bu nedenle boğaz ağrısı olan çocuklarda mutlaka boğaz kültürü almak önemlidir. Üst solunum yolu enfeksiyonlarının çoğu virüs kaynaklıdır. İstirahat ve bol sıvı alımı önerilir. 

     

    Bu belirtilere dikkat!
    Streptokok A’nın belirtileri şöyle sıralanabilir:

    – Boğaz ağrısı

    – Ateş

    – Ciltte kızıl benzeri döküntülerin olması

    – Boğazda beyaz iltihaplı görünüm

    – Lenf bezlerinde büyüme

    – Damakta oluşan kırmızı noktalar

    – Halsizlik, yorgunluk

    – Kas ağrıları

    – Baş ağrısı

    Vakit kaybedilmeden hızlı Strep A testi yapılıp boğaz kültürü alınmalı

    Boğazda beyaz iltihaplı yaraların çıkması, boyunda lenf bezlerinin büyümesi, damakta peteşi denilen kırmızı noktaların çıkması bu hastalıkta daha fazla görülmektedir. Boğaz ağrısı ve ateş şikayetiyle başvuran hastalardan “hızlı strep A testi” ile beraber boğaz kültürü alınmalıdır. Eğer hızlı Strep A testi pozitif çıkarsa hemen antibiyotik tedavisine başlanmaktadır. Eğer testin sonucu negatif gelirse yüzde 25 oranında boğaz kültüründe üreme olabilmektedir. Bu nedenle boğaz kültürü sonucunun takip edilmesi çok önemlidir. Test sonucunda “Boğaz kültüründe A grubu streptokok (beta) üredi” ibaresi varsa vakit kaybedilmeden antibiyotik tedavisine başlanmaktadır.

     

    Erken dönemde tedavi önem taşıyor
    Hastalığın belirtilerinin başlamasıyla birlikte 9 gün içerisinde tedavi edilmesi gerekmektedir. Diğer boğaz enfeksiyonlarının hiçbir türünde antibiyotik kullanılması gerekmez ancak Beta’da tedavinin amacı kalp romatizması, böbrek iltihabı gibi komplikasyonları önlemektir. Tedavilerde (alerji olmaması durumunda) tek doz penisilin iğnesi yapılabildiği gibi ağızdan antibiyotiklerin de 10 gün, 20 doz kadar kullanılması gerekir.

     

    Korunma önerilerini dikkate alın

    Streptokok A grubu bulaşabilir. Bu nedenle bulaşı önlemek adına hasta kişilerle sarılmak, tokalaşmak, ortak havlu kullanmak, ortak kaşık kullanmak gibi durumlardan kaçınılmalıdır. Kişisel hijyen tedbirlerine çok dikkat edilmelidir. Antibiyotik tedavisi başlandıktan 24-48 saat sonra bulaştırıcılık sonlanmaktadır. Tedavi almayan kişiler 2-3 haftaya kadar enfeksiyonu bulaştırabilmektedirler. Üst solunum yolları enfeksiyonlarının çoğu virüs kaynaklıdır. İstirahat ve bol sıvı alımı önerilir. 

     

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Bağışıklık Sisteminiz Kışa Hazır Mı

    Bağışıklık Sisteminiz Kışa Hazır Mı

    Bağışıklık sistemi, enfeksiyon ve hastalıklara neden olan patojenlere karşı vücudu koruyan bir savunma sistemi olarak adlandırılabilir. Doğuştan gelen(doğal) ve uyarlanabilir(adaptif) bağışıklık tepkisi olarak iki tip bağışıklık türü bulunuyor. Doğuştan gelen, uyarlanabilir bağışıklık tepkisi de en erken dönemden itibaren karşılaşılan patojenlere karşı koruyucu hale gelirler. Dolayısıyla hastalıklara karşı en etkili silahımız bağışıklık sistemimizi güçlü tutmaktır. Bağışıklık sistemini ve hastalıklara karşı güçsüz duruma düşmeye neden olan birçok parametre vardır. Bu parametreleri etkileyerek bağışıklığınıza destek olmak sizin elinizde.

     

    Dengeli bir beslenme programınız olmalı

    Kış mevsimini daha konforlu geçirmek için bağışıklık sistemini güçlendiren beslenme planı dikkate alınmalıdır. Yetersiz veya besin çeşitliliğinden yoksun bir diyet, bağışıklık hücrelerinin ve antikorların üretimini ve aktivitesini bozabilir. Dolayısıyla bağışıklık yanıtı birçok mikro besin ögesinin varlığına bağlıdır ve beslenmede çeşitlilik önemlidir. 
     

    • Antioksidan, lif, vitamin ve mineral içeriği yüksek olan taze sebze ve meyveler günde en az beş porsiyon olarak beslenme rutininde yer almalıdır. 
    • Probiyotik alımına özen gösterilmeli ve beslenme programında probiyotik gıdalara yer verilmelidir (kefir, yoğurt, turşu, kombucha çayı ve diğer fermente gıdalar). 
    • Fast Food, işlenmiş gıdalardan uzak, doymuş yağ içeriği yüksek, eklenti şeker ve rafine un içeren gıdaların tüketimini sınırlayıp, tam tahıllı ürünler, taze sebze-meyveler, kaliteli az yağlı protein kaynakları tercih edilerek Akdeniz tipi beslenme modeli uygulanmalıdır. 

     

    Bağışıklık fonksiyonunu güçlendirmek için multivitamin ve mineral desteğinin yanında bazı bitkisel destekler de önemlidir:        

    • Ekinezya, yapılan çalışmalara göre grip ve soğuk algınlığından korunmak için fayda sağlamakta fakat bu hastalıklar başladıktan sonraki süreçte çok etkili olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır.
    • Sarımsak, antiviral ve antimikrobiyal özellikleri sayesinde soğuk algınlığı gibi enfeksiyonlara karşı koruyucu görev almaktadır. Biyoyararlanımının artması için ezilerek ve pişirilerek tüketilmesi önerilir.  
    • Kuşburnu, ıhlamur, adaçayı, kara mürver, zencefil ve nane çayları gibi faydalı bitkisel çaylar ile kış çayları demlenip tüketilmesi önerilir.
       

    Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için hijyene dikkat edilmeli

    El ve vücut hijyeni sağlanmalı özellikle yemek hazırlamadan ve yemeden önce eller yıkanmalı, kullanılan eşyaların ve yiyeceklerin hijyeni de mikropların yayılmasını engellemede önemlidir. 

     

    Alkol ve sigara gibi bağışık baskılayıcı etmenler daha ılımlı düzeyde kullanılmalı

    Çalışmalara göre sigara ve alkol tüketiminin hem doğal bağışıklığı hem de adaptif bağışıklığı etkileyerek savunma sistemini zayıflatabileceği ortaya konmuştur. Sigaradan farklı olarak bazı çalışmalar alkolün çeşidine ve ölçüsüne göre bağışıklığa destek olabileceği konusu üzerinde yoğunlaşmış fakat kanıt düzeyinde bir sonuç elde edilememiştir. 

     

    Yeterli ve kaliteli bir uyku düzeni oluşturmak önceliğiniz olmalı

    Uyku ve bağışıklık sistemi arasında çift yönlü bir ilişki bulunur. Uyku, bedensel dinlenmenin önemli bir sürecidir ve yapılan araştırmalar uykunun bağışıklık sistemi üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. 

     

    Stresten uzak ve fiziksel aktivitenin yeterli düzeyde planlandığı bir rutin oluşturulmalı Stresten uzak kalmak söylendiği kadar kolay bir durum değildir fakat egzersiz veya meditasyonla birlikte bunu sağlayabilmek mümkün olabilir. Ara öğünlerde yağlı tohumlar, bitter çikolata ve meyveler bulundurmak stres seviyesini azaltmak için fayda sağlayabilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerisi dikkate alınarak haftada en az 150 dakikalık egzersiz programınızı planlamayı ihmal etmeyin.

     

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • İlk yardımda doğru bilinen yanlışlar

    İlk yardımda doğru bilinen yanlışlar

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ev kazaları ve tedbirlerine yönelik gereksinim duyulan ilkyardım eğitimini vermeye başladı 

     

    Acil durumlarda ilk müdahalede ‘hayat kurtaralım’ derken yapılan yanlışlar, tam tersine çoğu kez zarar verip, kalıcı sakatlıklara hatta ölüme bile neden olabiliyor. Bu sebeplerden ötürü gereksinim duyulan ilk yardım eğitimi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Anne Şehir katılımcılarına verilmeye başlandı.

     

    EV KAZALARI 4. SIRADA

    Türkiye’deki ölüm sıralamasında, ev kazası sonucu ölümler 4. sırada yer almakta. Araştırmalara göre, tüm kazaların 18-25’ini yine ev kazaları oluşturuyor. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün kayıtlarına göre de 1-4 yaş grubu çocuk ölüm nedenleri arasında ev kazaları yine 4. sırada bulunuyor. Ev hanımlarına yönelik gerçekleşen eğitimde genel ilkyardım konuları yer aldı. Bu sayede eğitime katılan kadınlar ilkyardımda yaptıkları hataları öğrenmiş oldular. Araştırmalar birkaç dakika içerisinde yapılan doğru uygulamalar ile hayat kurtarmanın mümkün olduğunu gösteriyor.

     

    DOĞRU BİLDİĞİM BİR YANLIŞI ÖĞRENMİŞ OLDUM

    Uzun zamandır Sağlık ve Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Sağlık İşleri Şube Müdürlüğü bünyesindeki Anne Şehir Sağlıklı Yaşam Programında yer alan Havva Özden Eker, ‘’Büyükşehir Belediyesinin düzenlemiş olduğu genel ilkyardım eğitimine katıldım. Bugün çok güzel verimli bir eğitim geçti. Benim için en azından doğru bildiğim bir yanlışı öğrenmiş oldum. Epilepsi nöbeti geçiren birine müdahale etmememiz gerektiğini öğrendik. Çünkü nöbet geçirdiğinde dilini ısırmasın diye kaşıkla müdahalede bulunuyorduk. Nöbet geçiren birisine asla müdahale edilmemesi gerektiğini ve güvenli bir alan oluşturulması gerektiğini öğrenmiş oldum. Kişilerin özellikle annelerin evde çocukları için güvenli alanları oluşturabilmesi için 112'yi aramadan önce mutlaka evde yapabilecekleri müdahaleler için bu eğitim mutlaka almalılar herkese teşekkür ederiz’’ dedi.

     

    HERKESİN BU EĞİTİMİ ALMASI GEREKİYOR

    İlk yardım eğitimi küçümsenmeyecek bir eğitim olduğunu aktaran Banu Kuşçu Çankaya ise ‘’Buraya geldiğimde bunu bir kez daha anladım. Herkesin bu eğitimi alması gerekiyor. İşte ben gencim ben küçüğüm sonra öğrenirim sonra giderim şu anda işim var dememeli. İmkânı olan herkes araştırıp bir şekilde bu eğitimi almalı. Benim başıma gelmez işte benim çocuğuma bir şey olmaz, benim böyle bir ihtiyacım yok dememeli. Mutlaka bu tür seminerleri takip edip özellikle ilk yardım öğrenip uygulamalıyız’’ ifadesini kullandı.

     

    DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR…

    “Nasılsa birisi ambulans çağırmıştır”: YANLIŞ!

    Sara krizlerinde soğan koklatılması, ağza kaşık sokulması: YANLIŞ!

    Yanık ve güneş yanığında yoğurt, salça, diş macunu sürülmesi: YANLIŞ!

    Nefes borusu tıkanması durumunda sırta öksüren kişinin sırtına hızlıca vurulmalıdır: YANLIŞ!

    Böcek-yılan sokmalarında kanın emilmesi: YANLIŞ!

    Bayılanı ayıltmak için tokat atılması: YANLIŞ!

    Zehirlenmelerde kusmaya zorlamak: YANLIŞ!

    Burun kanamalarında başı arkaya itilmesi: YANLIŞ!

    Batan cisimlerin çıkarılmaya çalışılması: YANLIŞ!

     

    GENEL İLKYARDIM EĞİTİMİ NEDİR?

    İlkyardım temel uygulamaları Koruma, Bildirme, Kurtarma (KBK) olarak ifade edilir. Herhangi bir kaza veya yaşamı tehlikeye düşüren bir durumda, sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar, hayatın kurtarılması ya da durumun kötüye gitmesini önleyebilmek amacı ile olay yerine, tıbbi araç gereç aranmaksızın mevcut araç ve gereçlerle yapılan ilaçsız uygulamalardır. 

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Bağışıklık Sistemini Güçlendiren Rejeneratif Uygulamalar

    Bağışıklık Sistemini Güçlendiren Rejeneratif Uygulamalar

    Kış aylarında hastalık riskleri arttığından dolayı bu dönemde bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve korunması büyük önem taşıyor. Infinity Regenerative Clinic Medikal Direktörü Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver, ani ısı değişimlerine maruz kalan metabolizmanın soğuk hava koşulları ile mücadele edebilmek adına yavaşlamasının, bağışıklık sistemini zayıflattığından bahsederek beden sağlığını güçlendiren bazı rejeneratif uygulamalardan söz etti.

     

     

    Bağışıklık Sisteminin Önemi

    Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver, “Bağışıklık sistemi; insan vücudunda hastalıklara karşı savunma mekanizmasını oluşturan, enfeksiyonlara yol açan bakteri ve virüslere karşı koruma sağlayan kaotik bir yapıdır. Vücuda girmeye çalışan bütün maddeleri tanır, ayrıştırır ve zararlı olanları ortadan kaldırır. Protein ve aminoasit gibi yapı olarak birbirine fazlasıyla benzeyen maddelerin dahi ayrımını yapabilecek kadar hassas bir işleyişe sahiptir” dedi. Bağışıklık sisteminin zayıflamasının, hastalıklara davetiye anlamına geldiğini belirten Tanrıver, “Sistemdeki zayıflığı fırsat bilen bakteri ve virüsler, bireylerin hastalanmasına neden olur. Meydana gelen enfeksiyonlar sonucunda, bağışıklık sistemi daha da zayıflar. Bu yüzden, doğum ile birlikte aktifleşen bağışıklık sisteminin güçlü tutulması büyük önem arz etmektedir” diye ekledi.

     

    IV Terapi

    Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver: “IV terapi, bedenimizin ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri kan dolaşımına direkt olarak iletmenin en etkili yoludur. Damar yolu ile gerçekleştirilen bu uygulama, çok güçlü bir emilim meydana getirir.” IV terapinin, bağışıklık güçlendirici uygulamalardan sadece bir tanesi olduğunu dile getiren Tanrıver, özellikle kış aylarında yeterli miktarda vitamin almanın hastalıklara karşı kalkan vazifesi gördüğünü ve enfeksiyon hastalıklara karşı da koruma sağladığını belirtti.

     

    Ozon Terapisi

    Uzm. Dr. Yıldıray Tanrıver, “Ozon terapisi, temelde bağışıklık sistemini uyarmak sureti ile diğer pek çok rahatsızlığın tedavisine de imkân sağlamaktadır. Eski ve son derece güvenli bir uygulamadır. Serbest oksijen radikallerin sebep olduğu hasarı onararak yaşlanma karşıtı etki de göstermektedir. Metabolizmanın hızlandırılmasına, dolaşım sistemi bozukluklarının giderilmesine ve bedenin kendini iyileştirme mekanizmalarının aktif hale gelmesine yardımcı olur” sözlerini ekledi.

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Kemer’de “Her şeyin başı sağlık”

    Kemer’de “Her şeyin başı sağlık”

    Kemer Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü Kemer’deki hasta vatandaşların ücretsiz olarak sağlık kurumlarına ulaşımını sağlıyor. Evde bakım hizmetleri kapsamında ise bakıma muhtaç vatandaşların ihtiyaçlarını gideriyor.

     

    “Her şeyin başı sağlık” sloganı ile hareket eden belediye sağlık işleri müdürlüğü ekipleri vatandaşlara yaptığı sağlık hizmetlerine aralıksız devam ediyor.

     

    Belediye ekipleri Kasım ayında 241 vatandaşın otobüs ile sağlık kurumuna ulaşımını sağladı. 13 hastayı hasta nakil ambulansı ile ulaştıran belediye ekipleri 15 hastayı da binek araçla hastaneye götürerek muayenesini yaptırdı.

     

    Evde sağlık hizmetleri kapsamında da 15 hastayı evinde tıraş eden belediye ekipleri 4 hastanın banyosunu yaptırdı, 17 hastanın da kendi evinde enjeksiyon ve pansumanını yaptı.

     

    Öte yandan belediye sağlık ekipleri, tutanak karşılığında ihtiyaç sahibi 3 hastaya hasta yatağı, 1 hastaya da tekerlekli sandalye verdi. Daha önce hastalara verilen 2 hasta yatağı ise tutanak karşılığında iade alındı.

     

    Psikolog Sevilay Bozkaya tarafından 158 kişiye ücretsiz olarak yüz yüze psikolojik danışmanlık hizmeti verildi.

     

    Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, yaptığı açıklamada, Kemer Belediyesi olarak hasta ve bakıma muhtaç vatandaşların her zaman yanlarında olduğunu ve olmaya da devam edeceklerini söyledi.

     

    Hasta vatandaşların aylık olarak genel bakımlarını yaptıklarına değinen Belediye Başkanı Topaloğlu, “belediye sağlık ekiplerimiz ilçemizde yaşayan hasta ve bakıma muhtaç vatandaşlarımızın yanında olmaya devam ediyor. Yaşlı ve hasta vatandaşlarımızın ücretsiz olarak sağlık kurumlarına taşınmasını sağlıyoruz. Evde bakım hizmetlerimiz kapsamında da kendi evlerinde de hastalarımızın banyosunu, enjeksiyon ve pansumanını yapıyoruz. Sağlık hizmetlerimizi aksatmadan yapmaya devam edeceğiz. Tüm hastalarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyor. Allahtan acil şifalar diliyorum.” diye konuştu.

     

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Atık Yağ Toplama Projesi Beykozlu Osman Ustaya “Ses” Oldu

    Atık Yağ Toplama Projesi Beykozlu Osman Ustaya “Ses” Oldu

    Beykozlu iş makinesi tamir ustası Osman Alpaslan (58), mutfaklarda ayrı biriktirilen atık yağların  işitme engelli ilçe sakinlerine umut olduğu “Sen De Bir Kulak Ver” Projesi’yle hem yeniden duyma sevinci yaşadı hem de işsiz kalmaktan da kurtuldu. 

     

    Beykoz Belediyesi’nin, “Sıfır Atık” hedefiyle çevre ve sosyal sorumluluk alanında sürdürülebilir bir proje olarak yaklaşık 3 yıl önce başlattığı “Sen De Bir Kulak Ver” Projesi’yle hayatına dokunduğu ihtiyaç sahibi ilçe sakinlerinden yalnızca biri Osman Alpaslan. 

     

    Uzun yıllar gürültülü ortamlarda çalıştığı için 2 kulağı da duyma yetisini kaybeden ve artık tedavisi olmayan Osman Usta, yaşadığı işitme kaybı nedeniyle çalışma performansı da etkilenince, işten çıkarılma riskiyle karşı karşıya kalıyor.  

     

    İşyeri 1 Ay Süre Verdi  

    Mevcut işitme cihazı eskidiği için iş yerinden ihtar aldığın anlatan Osman Alpaslan: “38 yıllık oto elektrik ustasıyım. Çoğunlukla yer altındaki tünel inşaatlarında çalışıyorum. Gürültüye bağlı duyma kaybı yaşadım. İş arkadaşlarım tekrar tekrar soruyor, onları duymuyordum.  Şefim 1 ay süre verdi. İşitme cihazı almam gerekiyordu. Maddi imkânım olmayınca zor durumda kaldım.”    

         

    Geri Sayım Başlıyor 

    Yakın arkadaşı vasıtasıyla haberdar olduğu, “Sen de Bir Kulak Ver” Projesi’nden yararlanmak için Beykoz Belediyesi Çözüm Merkezi’ni arayan Osman Usta’nın başvurusunun kabul edilmesiyle derdine derman işitme cihazı için süreç başlıyor.  

     

    Cihaz 2 Gün Kala Geldi 

    Bugüne kadar 20 kişiye duyma sevinci yaşatan proje kapsamında ilk olarak, Medipol Üniversitesi Hastanesi’nde uzman hekimler tarafından muayene ve işitme tarama testi yapılıyor, ardından her 2 kulak için uygun cihazın siparişi veriliyor.  

     

    İşten ayrılmasına 2 gün kala Beykoz Belediyesi’nden gelen müjdeli haberle rahat bir nefes alan Osman Alpaslan karamsar günlere de veda ediyor. 

     

    Osman Alpaslan: “Beykoz Belediyesi’ne Teşekkür Ediyorum”  

    Başvuru yaptığı ilk günden itibaren herkesten yakın ilgi gördüğünü ifade eden Osman Usta: “Belediyede görevli arkadaşlar ilk günden itibaren benimle yakından ilgilendi. Allah razı olsun, doktorlarımız da gerekli ilgiyi gösterdi. Cihazıma kavuşunca işten ayrılmama gerek kalmadı. Beykoz Belediyesi’ne ve projeye emek veren herkese çok teşekkür ediyorum” şeklinde mutluluğunu paylaşıyor. 

     

    Muhtarlık ve Okullarda Toplanıyor 

    Beykoz Belediyesi’nin temiz çevre ve engelli bireylerin sosyal hayata katılımını desteklemek için uyguladığı “Sen De Bir Kulak Ver Projesi” kapsamında atık yağlar ilçedeki 45 mahalle muhtarlığı ve okullarda toplanıyor. 

     

    1 Lt Atık Yağ, 1 Milyon Lt Temiz Suyu Kirletiyor 

    Temiz su kaynakları için büyük tehdit oluşturan atık yağlarla mücadelede vatandaşların duyarlığı büyük rol oynuyor. 

     

    Zira mutfaklardan kontrolsüz şekilde lavaboya dökülen 1 lt atık yağ doğada 1 milyon lt temiz suyu kirletiyor. 

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

  • Hava durumundaki değişiklikler baş ağrılarını nasıl etkiliyor

    Hava durumundaki değişiklikler baş ağrılarını nasıl etkiliyor

    Hava durumları ile en ilişkili nörolojik hastalıkların baş ağrıları olduğunu söyleyen Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, başlıca migren olmak üzere küme tipi baş ağrısı ve daha nadir olarak diğer baş ağrılarının da hava durumu değişiklikleri ile bağlantılı olduğunu söyledi. Dr. Celal Şalçini, lodos başta olmak üzere tüm rüzgâr çeşitleri ile hava nem oranı ve hava basıncındaki ani değişikliğin, güneş, parlamalarının, aşırı soğuk ve sıcağın migren ataklarını tetikleyebildiğini vurguladı.

     

    Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, hava durumu ile bağlantılı ortaya çıkan baş ağrılarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

     

    Baş ağrıları hava durumu ile bağlantı gösteriyor

    Hava durumları ile en ilişkili nörolojik hastalıkların baş ağrıları olduğunu söyleyen Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, başlıca migren olmak üzere küme tipi baş ağrısı ve daha nadir olarak diğer baş ağrılarının da hava durumu değişiklikleri ile bağlantılı olduğunu söyledi.

     

    Migren kısa süreli hava değişikliklerinden etkileniyor

    Küme baş ağrısının mevsimsel değişikliklerden etkilenirken, migrenin daha çok kısa süreli hava değişikliklerinden etkilendiğini ifade eden Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, “Bu hava değişiklikleri çeşitli olabilir. Başlıca lodos olmak üzere tüm rüzgâr çeşitleri, hava nem oranı değişikliği, hava basıncının ani değişikliği, güneş, parlamalar, aşırı soğuk ve sıcak migren ataklarını tetikleyebilmektedir.” uyarısında bulundu.

     

    Bu tetikleyicilerin her migren hastasında olmadığı gibi, değişkenlik gösterdiğini ifade eden Nöroloji Uzmanı Dr. Celal Şalçini, “Bazı migren hastaları kuru havada atak yaşarken diğerleri nemli havada atak yaşayabilir. Bu değişikliklerden hangilerinin hastada atak tetiklediğini fark etmek zordur çünkü hava değişikliklerinden başka olarak yiyecekler, değişik kokular ve içecekler de tetikleyebilir.” dedi.

     

    Günlük tutularak faktörler belirlenebilir

    Migreni etkileyen faktörlerin tespit edilmesi için hastalara günlük tutmalarını tavsiye eden Dr. Celal Şalçini, “Migren hastaları o gün ne yediğini, hava durumunun ne olduğunu, hangi parfümü kullandığını not almalıdır. Böylece migren ataklarının hangi faktörden etkilendiği tespit edilebilir. Bu faktörlerin fark edilmesi zordur. Bu sebepten ötürü ancak titizlikle yapılan takip sonucunda farkına varabiliriz.” dedi.

     

    Dr. Celal Şalçini, lodos ve fırtınalı havaların tetikleyeceği atakları önlemek için kaçınmanın ve fiziksel önlem almanın gerekli olduğunu sözlerine ekledi. 

     

    Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı