Great Place to Work® Enstitüsü, liderlerin pandemi sonrası iş hayatında da güven ve çalışan deneyimine odaklanmalarının pozitif iş sonucu elde etmelerine destek olacağını açıkladı!
Bir işyerini harika hale getiren unsurların neler olduğunu, gerçekleştirdiği 100 milyondan fazla çalışan anketinden elde ettiği kapsamlı bilgiler ile ortaya koyan ve işyeri kültürü ile çalışan deneyimi konusunda global otorite konumunda bulunan Great Place to Work® Enstitüsü, pandemi sonrasındaki yeni normal dönemde de güven ve çalışan deneyimi konularının önemini sürdüreceğini hatırlatıyor ve liderlerin bu alanlara odaklanmaları gerektiğini belirtiyor.
Eyüp Toprak: “En İyi İşverenler, güven ve çalışan deneyimi odaklı kültürle verimliliklerini artırdı”
2021 yılı boyunca Great Place to Work® olarak dünyanın dört bir yanındaki “en iyi” şirketlerde çalışan binlerce kişinin katıldığı anketlerden önemli sonuçlar elde ettiklerini belirten Great Place To Work® Türkiye Kurucusu ve Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Great Place To Work® olarak Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz çalışan deneyimi analizlerimize 217 şirket katıldı. 115 binden fazla çalışanla yapılan anketler sonucunda 91 şirket Great Place To Work® sertifikası almaya hak kazanırken 124 şirket de ‘En İyi İşveren 2021 Listesi’ne girmek üzere aday oldu ve 69’u listede yer aldı. Bu organizasyonların çalışanları, işverenlerinin COVID-19 müdahale stratejilerini oluştururken kendilerini merkezde tutmak için nasıl sıra dışı çaba harcadığından bahsettiler. Sonuçlara baktığımızda, COVID-19’un geçen yıl çalışan deneyimini nasıl etkilediğine dair daha derinlemesine bilgilere eriştik. Buna göre güven en önemli öncelik olmayı sürdürürken çalışana önem verme, uyum ve işbirliği de üretkenliğe katkı sağlamayı sürdürüyor. En dikkat edilmesi gereken noktaysa, çalışanların tükenmişlikten korunmalarının gerekmesi” dedi.
Organizasyona ve yöneticiye duyulan güven hala çalışan için en önemli unsur
Güven; büyüklüğü veya sektörü ne olursa olsun, her işletme için olmazsa olmaz konuların başında geliyor. Ancak güvenin değerini kanıtlayan onlarca yıllık araştırmanın ve verilerin varlığına rağmen, milyonlarca çalışan işyerinde mutsuz ve motivasyonunu kaybetmiş durumda. Ne yazık ki ekonomik belirsizlik ve alınması gereken zor kararlar karşısında birçok şirket, çalışanlarını – iş gücüne değer verme gerekliliğini bilmelerine rağmen – göz ardı etmeyi seçerek, onları kendi başlarının çaresine bakmaya terk etti. Bu durum, Türkiye’nin En İyi İşverenleri Listesi’ne girmeyi başaran organizasyonlar için geçerli değil. En İyi İşverenler Listesi’nde organizasyonlar, ekiplerin birbirlerine kenetlenmelerini, problem çözmeye odaklanmalarını ve bireylerin birbirlerinin ihtiyaçlarını anlamalarını sağlamak üzere özel çaba sarf ettiler. Çalışanlarını öncelik olarak gören bu şirketlerdeki liderlik ekipleri, şirket genelinde güçlü liderlik ve yönlendirme sağlayarak çalışanlarını sürekli olarak desteklediler. Daha da önemlisi, çalışanların ankette verdikleri yanıtlara baktığımızda, bunun sadece salgının başlangıcında deneyimledikleri geçici bir durum olmadığı görünüyor… Türkiye’nin En İyi İşverenleri, uzun vadede güveni artırma ve sürdürme konusunda uzman organizasyonlar.
Çalışan deneyimini ve iş sonucunu etkileyen temel faktörler liderlik ve destekleyici şirket kültürü
Hem işyerinde hem de uzaktan çalışırken üretkenliğe etki eden temel faktörler liderlik ile sağlıklı ve destekleyici bir şirket kültürüdür. COVID-19 sonrası “yeni normal” hayatta, her iki faktör açısından da güçlü olan işyerleri, çalışanlar nereden çalışırsa çalışsınlar, daha iyi iş sonuçları elde edeceklerdir.
Türkiye’nin En İyi İşverenleri, zor zamanlar da dahil olmak üzere her çalışanın elinden gelenin en iyisini yapabilmesini sağlamak için çalışan deneyimlerindeki eksikleri aktif şekilde ve düzenli olarak giderdiler. Ayrıca ilişkiler güçlü olduğunda, çalışanlar kendilerini daha enerjik hissediyorlar ve şirketin amaçları doğrultusunda işbirliği yapmak için tüm becerilerini ortaya koyuyorlar. Uyum ve işbirliği, gizli bir silah gibi çalışıyor. Çalışanlar harika bir iş, güçlü bir misyon ve ortak değerlerin bileşimini deneyimlediklerinde, organizasyonun verimliliği de artıyor. Örneğin çalışanları işlerinde ve bakım sorumluluklarında desteklemelerinin bir sonucu olarak Türkiye’nin En İyi İşverenleri, çalışan bağlılığını artırıp stresi azaltıyorlar. Bu durum, bakım sorumluluğu olan çalışanların Great Place To Work® anketine verdikleri cevaplarda net olarak görülüyor.
En büyük tehlike tükenmişlik sendromu!
Great Place to Work®’ün kurum kültürü konusunda uzman danışmanları, iş düzenlemelerindeki değişiklikler sırasında çalışanlarla sürekli iletişim kurulması, desteklenmesi ve bu arada da müşterilerle ilgilenmeye devam edilmesi sürecinin belli bir denge gerektirdiğini belirtiyorlar. Duyarlı liderlerin, çalışanların kendilerine önem ve destek veren bir işyeri deneyimlemelerine yardımcı oldukları biliniyor. Öte yandan çalışanlarla kendileri arasında güven tesis edemeyen liderler zor zamanlarda belirsizliğe, istikrarsız iletişime ve işbirliği eksikliğine katkıda bulunmuş oluyorlar. Bu noktada her İK profesyonelinin kendisine sorması gereken bazı sorular şöyle:
– Kapanma dönemleri sırasında çalışanların ruh sağlıklarının dibe vurduğunu ilk olarak ne zaman fark etmeye başladım ve o andan itibaren çalışanların ruh sağlığını iyileştirmek için şirket olarak gerekli adımları attık mı?
– Çalışanların nasıl hissettiğini biliyor muyum ve bu benim kendi varsayımlarıma mı yoksa doğrudan çalışanlardan gelen geri bildirimlere mi dayanıyor?
– Çalışanlar, benimle ve bölüm müdürleri ile ihtiyaçları hakkında açıkça konuşabileceklerini düşünüyorlar mı?
Çoğu çalışan halihazırda iş imkanları veya finansal güvenlikleri olmaması sebebiyle veya kapanma dönemlerinde işle özel hayat arasındaki dengenin kaybolması sebebiyle “sorunlu bir üretkenlik” atmosferi yaşıyor. Kendilerini sağlıksız bir şekilde uzun saatler çalışmaya zorluyorlar ve hem zihinsel hem de duygusal olarak tükenmiş hissediyorlar. Ancak ne yazık ki endişeleri nedeniyle hastalık izni almaktan dahi kaçınıyorlar. Durumun derinliklerine inildiğinde, “sorunlu üretkenlik” durumunun neredeyse her zaman üst yönetimden kaynaklandığı görülüyor. Türkiye’nin En İyi İşverenleri ise işleri ile özel hayatları arasında sağlıklı bir denge kurmalarında çalışanları desteklemek için salgın boyunca çalışan deneyimi anketleri ile çalışanların ihtiyaçlarını sürekli takip ettiler. Çalışanların sağlık ve refahının nasıl korunacağı hususunda değerli iç görüler sağlayan bu anketler sayesinde İK liderleri, tahmine dayalı değil, rakamsal gerçeklere dayanan kararlar verdiler. Sonuçta da bu şirketlerin çoğu, önceki aylarda bu alanlarda bir düşüş yaşadıktan sonra sağlıklı üretkenlik düzeylerine ve çalışan refahına geri dönmeyi başarabildiler.
Harika işyerleri, Great Place To Work® sertifikası ile belgeleniyor
Tüm ölçekteki şirketlere 30 yıldan fazla süredir 5 kıtada 60’tan fazla ülkede mükemmel iş yeri olmaları ve kendilerini geliştirmeleri konusunda araştırma ve danışmanlık hizmeti veren Great Place To Work®, çalışan odaklı “Trust Index©” anketi ve kurum kültürü analizine dayanan “Culture Audit©” analiz metodolojisiyle kurumların performans değerlerini tespit ediyor. Her yıl dünyanın dört bir yanında aynı kriterler dahilinde 7 binden fazla şirket ve 100 milyonun üzerinde çalışanla gerçekleştirilen anketlerle global çapta kıyaslanabilir sonuçlar elde ediliyor. Gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde Great Place to Work® sertifikasını elde edebilmek ve bu unvanı 1 yıl boyunca tüm iletişim çalışmalarında kullanmak için şirketlerin Trust Index skorunun 65 ve üzerinde olması gerekiyor.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Bir yanıt yazın